Direkte Treffer

    Deutsch Türkisch
    der Versorgungsausgleich
    {noun} {m}
    law.
    emeklilik sandığına yapılan ödemelerin boşanma halinde denkleştirilmesi
    {noun}

    Indirekte Treffer

    Deutsch Türkisch
    der Versorgungsausgleich
    {noun} {m}
    law.
    emeklilik için yapılan ödemelerin boşanmada eşler arasında paylaştırılması
    {noun}
    Kommunizieren
    {vb} {vi}
    bağlantı halinde bulunmak
    {vb}
    strömen
    {vb} {vi}
    sağanak halinde yağmak
    {vb}
    haufenweise
    {adv}
    yığın halinde
    {adv}
    die Scheidungsklage
    {noun} {f}
    boşanma dilekçesi
    {noun}
    die Ehescheidungsklage
    {noun} {f}
    law.
    boşanma dilekçesi
    {noun}
    der Scheidungsgrund
    {noun} {m}
    boşanma gerekçesi
    {noun}
    die Scheidungsurkunde
    {noun} {f}
    boşanma belgesi
    {noun}
    serienweise
    {adv}
    seriler halinde
    {adv}
    komatös
    {adj}
    koma halinde
    {adj}
    das glühen
    {noun} {n}
    tech.
    kor halinde yanmak
    {noun}
    serienmäßig
    {adj}
    seri halinde
    {adj}
    tabellarisch
    {adj}
    çizelge halinde
    {adj}
    gruppenweise
    {adv}
    gruplar halinde
    {adv}
    die Goldbarren
    {noun} {pl}
    külçe halinde altın
    {noun} {pl}
    glühend
    {adv}
    kor halinde
    {adv}
    panikartig
    {adj}
    panik halinde
    {adj}
    Ehescheidung
    {noun}
    boşanma
    {noun}
    die Scheidung
    {noun} {f}
    boşanma
    {noun}