Direkte Treffer

    Deutsch Türkisch
    die Kapazitätsgrenze
    {noun} {f}
    kapasite sınırı
    {noun}

    Indirekte Treffer

    Deutsch Türkisch
    die Schmerzgrenze
    {noun} {f}
    ius.
    katlanma sınırı
    {noun}
    die Altersgrenze
    {noun} {f}
    yaş sınırı
    {noun}
    die Kilometerbegrenzung
    {noun} {f}
    kilometre sınırı
    {noun}
    die Kapazitätsausnutzung
    {noun} {f}
    kapasite kullanımı
    {noun}
    die Explosionsgrenze
    {noun} {f}
    chem.
    patlama sınırı
    {noun}
    die Landesgrenze
    {noun} {f}
    Ülke sınırı
    {noun}
    die Stadtgrenze
    {noun} {f}
    şehir sınırı
    {noun}
    das Preislimit
    {noun} {n}
    fiyat sınırı
    {noun}
    die Kreditlinie
    {noun} {f}
    finan.
    kredi sınırı
    {noun}
    die Überkapazität
    {noun} {f}
    kapasite fazlası
    {noun}
    die Höchstgrenze
    {noun} {f}
    en üst sınırı
    {noun}
    die Belastungsgrenze
    {noun} {f}
    yük sınırı
    {noun}
    die Armutsgrenze
    {noun} {f}
    yoksulluk sınırı
    {noun}
    die Staatsgrenze
    {noun} {f}
    devlet sınırı
    {noun}
    die Kapazität
    {noun} {f}
    kapasite
    {noun}
    die Leistungsfähigkeit
    {noun} {f}
    kapasite
    {noun}
    die Sättigungsgrenze
    {noun} {f}
    doygunluk sınırı
    {noun}
    die Kapazitätserweiterung
    {noun} {f}
    kapasite genişletme
    {noun}
    die Überkapazität
    {noun} {f}
    fazla kapasite
    {noun}