Direkte Treffer

    Deutsch Türkisch
    die Schwerhörigkeit
    {noun} {f}
    med.
    ağır işitme
    {noun}

    Indirekte Treffer

    Deutsch Türkisch
    die Schwerarbeit
    {noun} {f}
    ağır iş
    {noun}
    das Gehör
    {noun} {n}
    işitme
    {noun}
    arg
    {adv}
    ağır
    {adv}
    trampeln
    {vb} {vi}
    ağır ağır yürümek
    {vb}
    tappen
    {vb}
    ağır ağır yürümek
    {vb}
    wandeln
    {vb} {vt}
    ağır ağır yürümek
    {vb}
    zuckeln
    {vb} {vi}
    ağır ağır yürümek
    {vb}
    das Hörgerät
    {noun} {n}
    med.
    işitme aleti
    {noun}
    wälzen
    {vb} {vt}
    ağır ağır döndürmek
    {vb}
    das Hörvermögen
    {noun} {n}
    işitme yetisi
    {noun}
    der Hörapparat
    {noun} {m}
    işitme cihazı
    {noun}
    die Hörschädigung
    {noun} {f}
    işitme hasarı
    {noun}
    der Gehörsinn
    {noun} {m}
    işitme duyusu
    {noun}
    die Rufweite
    {noun} {f}
    işitme menzili
    {noun}
    hörgeschädigt
    {adj}
    işitme engelli
    {adj}
    die Hörweite
    {noun} {f}
    işitme menzili
    {noun}
    der Hörschaden
    {noun} {m}
    işitme bozukluğu
    {noun}
    die Hörbehinderung
    {noun} {f}
    med.
    işitme özürlüğü
    {noun}
    der Ultraschall
    {noun} {m}
    işitme sınırı ötesi
    {noun}