Direkte Treffer

    Deutsch Türkisch
    verdammen
    {vb} {vt}
    mahkûm etmek
    {vb}
    verurteilen
    {vb} {vt}
    mahkûm etmek
    {vb}

    Indirekte Treffer

    Deutsch Türkisch
    der Zuchthäusler
    {noun} {m}
    mahkum
    {noun}
    aburteilen
    {vb}
    law.
    mahkum etme
    {vb}
    der Verurteilte
    {noun} {m}
    mahkûm edilen
    {noun}
    verdienen
    {vb} {vt}
    hak etmek
    {vb}
    andeuten
    {vb} {vt}
    ima etmek
    {vb}
    der Knacki
    {noun} {m}
    ugs.
    mahkûm
    {noun}
    die Häftlingshilfe
    {noun} {f}
    mahkûm yardımı
    {noun}
    beten
    {vb} {vi}
    dua etmek
    {vb}
    auswandern
    {vb}
    göç etmek
    {vb}
    der Gefangenentransport
    {noun} {m}
    mahkum taşıma
    {noun}
    tun
    {vb} {vt}
    etmek
    {vb}
    aufzeichnen
    {vb} {vt}
    not etmek
    {vb}
    notieren
    {vb} {vt}
    not etmek
    {vb}
    verzeichnen
    {vb} {vt}
    not etmek
    {vb}
    aufschreiben
    {vb} {vt}
    not etmek
    {vb}
    der Sträfling
    {noun} {m}
    mahkum
    {noun}
    der Knastbruder
    {noun} {m}
    ugs.
    mahkum
    {noun}
    todgeweiht
    {adj}
    ölüme mahkum
    {adj}